EURO 2024: Almanya nasıl bir sınav verdi?
Almanya’nın ev sahipliğinde düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) İspanya’nın finalde İngiltere’yi devirdiği maçla sona erdi.
Seyir zevki açısından beklentileri kısmen karşıladığı söylenebilecek turnuva boyunca ev sahibi Almanya, bazı aksaklıklara rağmen organizasyon bakımından sınıfı geçti.
Otuz gün süren turnuva belki Almanya’da 2006 Dünya Kupası gibi bir “yaz masalı” etkisi yaratmadı ama ülkedeki ulusal morali kesinlikle bir nebze olsun yükseltti.
Almanya’daki 2006 Dünya Kupası, ülkenin yeniden birleşmesinin ardından düzenlediği ilk büyük uluslararası organizasyondu. Almanya’nın yeni bir ulusal kimlik oluşturmasına yardımcı olan bu turnuva, bir anlamda Almanların bayraklarıyla da “barıştığı” bir etkinlik oldu. Alman bayrakları ilk kez bir spor organizasyonunda bu derece görünür olurken “Arkadaş yapma zamanı” mottolu turnuva Almanya’nın yurt dışındaki imajını da olumlu etkiledi.
EURO 2024’ün ise Almanya’nın iç ve dış dinamikleri açısından bu denli bir etkisi olmadı. Fakat bu şampiyona da Almanların üst üste hayal kırıklıklarıyla geçen büyük turnuvaların ardından milli takımlarıyla “barıştığı” turnuva oldu.
Üstelik Almanlar sadece galibiyetlerde değil, mağlubiyette de dayanışma gösterdi ve Almanya’nın çeyrek finalde İspanya’ya elendiği maçtan sonra takımlarının arkasında durdu. Belki de Almanya-İspanya maçında penaltı tartışmalarına neden olan pozisyonun kahramanı Marc Cucurella’nın sonraki karşılaşmalarda tribünlerdeki Alman taraftarlarca haksız şekilde yuhalanması da bu ulusal sahiplenmenin bir göstergesiydi.
AfD’nin giderek güçlendiği Almanya’da sosyal bütünlüğün dağılmaya başladığı ve halkın kutuplaştığı bir dönemde düzenlenen EURO 2024’ün zamanlaması, bu açıdan bakıldığında ülkenin lehine oldu. Almanya’da toplumun modunu şampiyona öncesine kıyasla daha yüksek bir seviyeye çeken turnuva, ülkede hep birlikte kutlanan büyük bir parti hissinin yaşanmasını sağladı.
Tribünlerde 2,6 milyon izleyici
Karşılaşmaların oynandığı kentlerde kurulan ve maçların dev ekranlardan topluca izlenebildiği taraftar alanlarına toplamda yaklaşık 6 milyon insan akın etti. Ev sahibi kentlerle UEFA, taraftarların şehir merkezlerinden toplu şekilde statlara yürüyümesine de imkân tanıdı. Maç günleri renkli görüntüler ortaya çıkmasını sağlayan ve turnuva coşkusunu artıran yürüyüşlere toplamda 450 bine yakın taraftarın katıldığı tahmin ediliyor.
EURO 2024 dünya genelinde yaklaşık 5 milyar izleyici tarafından ekran başında takip edilirken 190’ı aşkın ülkeden yaklaşık 2,6 milyon kişi de maçları tribünden izledi.
“Ev sahibi gibi hissettim”
Resmi olmayan istatistikler, grup aşamasındaki maçlarda tribünlerde Alman Milli Takımı taraftarlarından çok Türk Milli Takımı taraftarları olduğuna işaret etti. Yaklaşık 3 milyon Türkiye kökenlinin yaşadığı Almanya’daki turnuva öncesi uluslararası medyada yapılan yorum ve haberlerde de Türkiye’nin bu şampiyonada “ikinci ev sahibi” gibi olacağına dikkat çekiliyordu.
Münih’te yaşayan ve hem bu kentte hem de Hamburg’da EURO 2024 maçlarını statta izleyen Savaş Karadağ, turnuvayla ilgili düşüncelerini DW Türkçe’yle paylaşırken “Gerçekten bir Türk olarak ev sahibi gibi hissettim. Hatta bazen birinci ev sahibi gibi hissettim. Özellikle de Türkiye maçlarında” ifadelerini kullandı.
EURO 2024 için Diyarbakır’dan Almanya’ya gelen Yusuf Zınar Yıldırım ise şampiyonada favori takımların kötü futbolu nedeniyle beklentilerinin karşılanmadığını, ancak bunun dışında “her şeyin çok güzel olduğunu” belirtiyor. Yıldırım, “Almanya cennet” diye de ekliyor gülerek.
Turnuvanın tadını en çok onlar çıkardı
EURO 2024’ü yerinde takip eden taraftar grupları arasında Hollandalılar ve İskoçlar ön plana çıktı. Her iki ülke taraftarları da oluşturdukları renkli görüntülerle şampiyonanın bir kutlama havasında geçmesine en fazla katkıda bulunan gruplar arasında yer aldı.
İskoç taraftarların ağırlıklı olarak kaldığı Münih’teki gözlemlerini aktaran Karadağ, “İskoçya taraftarı Münih’i 5-6 gün boyuncu bir festival alanına çevirdi. Çok eğlencelilerdi. Onlarla eğlenmek, onlarla oturup bira içmek çok keyifliydi. Futbola yaklaşımları, burada (Almanya’ya) 5-1 yenilmiş olmalarına rağmen turnuvanın tadını çıkarabilmeleri görülmeye değerdi” dedi.
Dünya “Deutsche Bahn” gerçeğiyle tanıştı
Karadağ, turnuva sırasında yaşadığı tek sorunun ise demiryolu ulaşımıyla ilgili olduğunu belirtti:
“Deutsche Bahn’la (Alman Demiryolları) yaşadığım aksaklıklar bazen sinir bozucu olabildi ama gerçekten onun dışında turnuva çok güzel geçti.”
Almanya’da rötarlı gerçekleşen ya da iptal olan tren seferleri, aslında bu ülkede yaşayanlar için artık kanıksanmış bir sorun. Ancak bu kronik problem, EURO 2024’le birlikte uluslararası alanda daha da bilinir kılındı. Dünyanın birçok ülkesinden gelen yüz binlerce taraftar, belki de şimdiye dek dakikliğin ve verimliliğin sembolü olarak gördükleri Almanya’nın bu yüzüyle yeni tanışmış oldu.
Bu yıl ülke genelindeki demiryollarında onarım çalışmalarına devam eden Deutsche Bahn (DB) maç günlerinde fazladan 10 bin koltukluk tren seferi koysa da aksaklıkların ve şikâyetlerin önüne geçemedi.
DB için en yüz kızartıcı anlardan biri, turnuva direktörü ve eski Alman milli futbolcu Philipp Lahm’ın rötarlı tren seferi nedeniyle Ukrayna-Slovakya maçına yetişememesiydi. Bir diğeriyse Hollanda Milli Takımı kafilesinin iptal olan bir tren seferi yüzünden yarı final maçı için Dortmund’a otobüs ve uçakla gitmek zorunda kalması ve teknik direktör Ronald Koeman’ın planlanan basın toplantısını düzenleyememesi oldu.
New York Times gazetesinin turnuva başladıktan bir süre sonra attığı “Almanya’da turnuva saat gibi işliyor, ama trenler öyle değil” başlığı, durumu iyi özetleyen tanımlamalardan biriydi.
“Dortmund şelalesi”
2006 Dünya Kupası’nın “yaz masalı” olarak adlandırılmasının sebeplerinden biri de Almanya’da o dönem görece güneşli bir ay geçirilmesinden ve taraftarların bu güzel havanın tadını doyasıya çıkarmasıydı. Bu faktörün 2006’daki turnuvanın bir “masal” gibi hatırlanmasında önemli rolü olduğu söylenebilir.
Fakat EURO 2024’te hem taraftarlar hem de organizatörler bu açıdan şanssızdı. Turnuva boyunca güneşli gün sayısı bir hayli az kalırken bazı bölgelerde şiddetli fırtınalar yaşanması işleri daha da zorlaştırdı. Zorlu hava koşulları hâlihazırda sorunlu olan tren yolu ulaşımı üzerindeki yükü artırırken taraftarların maç önü ve maç sonu aktiviteleri de bu şartlardan etkilendi.
Özellikle Dortmund Stadı’nda oynanan Türkiye-Gürcistan, Almanya-Danimarka ve Hollanda-İngiltere maçları sırasında aşırı yağmur nedeniyle stadyum çatısından tribünlere doğru akan suyun oluşturduğu ve sosyal medyada “Dortmund şelalesi” esprilerine yol açan anlar, turnuvanın yıllar geçse de unutulmayacak görüntüleri arasında yerini aldı. Bu görüntüler bilhassa da Arap dünyasından sosyal medya kullanıcılarının Katar’daki 2022 Dünya Kupası’nı eleştiren Almanlara karşı eline geçen güçlü bir koz niteliğindeydi.
Sonuç olarak EURO 2024’ün Almanya için yeni bir “yaz masalı” şeklinde geçmediğini ifade edebiliriz. Ancak Almanya’ya yurt dışından gelen taraftarların hayal kırıklığıyla ayrılmadığını söylemek ve Almanya’daki insanların birçoğunun da şampiyona sonrası günlük hayatlarına döndüklerinde turnuvayı hatırlayıp “Keşke EURO 2024 hâlâ devam etseydi” diye iç geçireceğini tahmin etmek mümkün.
DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?